Koronavirüs (COVID-19) salgınının ekonomik ve ticari hayattaki olumsuz etkileri gün geçtikçe daha da hissedilir hale gelmektedir. Bu olumsuz etkiler nedeniyle, sözleşmelerden doğan yükümlülüklerin yerine getirilememesinde COVID-19 salgınının mücbir sebep olarak ileri sürülüp sürülemeyeceğinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Uygulamada mücbir sebep ve ifa imkânsızlığı kavramlarının sıklıkla birbirine karıştırıldığı, bu durumun da çeşitli hak kayıplarına yol açtığı görülmektedir. Bu bilgilendirme notumuzda mücbir sebep, ifa imkânsızlığı ve beklenmedik hâl şartı kavramlarını mümkün olduğu kadar kısa ve yalın bir biçimde açıklamaya çalıştık.
Mücbir Sebep Nedir?
Türk Hukuku’nda mücbir sebebin kanuni tanımı yapılmamıştır. Bununla birlikte, mücbir sebep, (i) önceden öngörülemeyen, (ii) tarafların kontrolü dışında meydana gelen ve önlenemeyen, (iii) alınmış tedbirlere rağmen ifa güçlüğü oluşturan ve (iv) bu sebeple de taraflara sözleşmeyi feshetme, kısmen veya tamamen ifadan kaçınma, askıya alma veya ifa için ek süre talebi öne sürme gibi çeşitli haklar tanıyan sebep olarak tanımlanabilir.
Taraflar arasında imzalanmış sözleşmelerde mücbir sebep maddesinin yer alması halinde, tarafların bu maddeye uygun olarak sözleşmeyi feshetme, sözleşmeyi askıya alma, ücrette indirim talep etme gibi hakları olabilecektir.
COVID-19 Mücbir Sebep Midir?
COVID-19 salgınının objektif olarak birçok hukuk sistemi ve sözleşme nezdinde mücbir sebep olarak kabul edilebilme yeterliliği olsa da, bu konunun her bir sözleşme nezdinde somut olayın özellikleri dikkate alınarak incelenmesi büyük önem teşkil etmektedir.
Taraflar Arasında İmzalanan Sözleşmede Mücbir Sebep Maddesi Yer Almalı Mıdır?
Taraflar arasında imzalanan sözleşmede mücbir sebep maddesinin yer alması, potansiyel uyuşmazlıkları minimum seviyeye indirebilmek adına son derece önemlidir. Tarafların, mücbir sebep teşkil eden halleri sözleşmede açıkça öngörmüş olması gerekmektedir. Mahkemeler genel olarak mücbir sebebi dar bir şekilde ele alarak, yalnızca sözleşmede düzenlenen mücbir sebep hallerini gözetmekte ve mücbir sebebin sözleşmeye etkisini incelemektedir. Dolayısı ile sözleşmesel ilişkilerde COVID-19 salgını sebebiyle mücbir sebebin varlığından söz edebilmek için, taraflar arasında imzalanmış sözleşmelerde doğru bir şekilde kaleme alınmış bir mücbir sebep maddesinin yer alması gerekmektedir.
“Beklenmedik Hâl” Dolayısı ile Sözleşmenin Feshi veya Değişen Şartlara Uyarlanması Mümkün Müdür?
Taraflar arasında imzalanan sözleşmede mücbir sebep maddesinin yer almaması halinde ise, “İfa İmkânsızlığı” gündeme gelecektir. Sözleşmenin yapıldığı anda mevcut olan durumlar esaslı şekilde değişikliğe uğramışsa, tarafların sözleşme ile bağlı olmaması kuralına “Beklenmeyen Hâl Şartı” (Clausula Rebus Sic Stantibus) denilmektedir. Sözleşmenin edim ve menfaatleri arasındaki dengeyi bozan ve beklenmedik hal şartı teşkil eden olağanüstü hallere örnek olarak savaş, doğal afet, salgın hastalık, büyük ölçekteki ekonomik krizler, para değerinin önemli ölçüde düşmesi ve benzeri haller gösterilebilir.
Bu ilke doğrultusunda, taraflar arasındaki sözleşmede mücbir sebep düzenlemesi yer almasa da, taraflara ifa imkânsızlığı sebebiyle sözleşmenin feshi veya sözleşmenin değişen şartlara uyarlanması imkânı sunulmaktadır. Ahde Vefa ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen bu imkân, işlem temelinin çökmesine ilişkindir ve kaynağını Roma Hukuku’ndan alır. Bu ilke Türk Hukuku’nda TBK madde 136 ve devamı hükümlerde karşılığını bulmaktadır.
Son Güncelleme Tarihi: 03 Mayıs 2020
Ayrıntılı bilgi için: [email protected]
İşbu bilgilendirme yazısı YÖNET tarafından, Türkiye Barolar Birliği'nin meslek kuralları ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca, sadece bilgilendirme amaçlı olarak temin edilmiştir. İşbu bilgilendirme yazısı burada belirtilen tarih itibariyle hazırlanmıştır. YÖNET'in mevzuat veya olaylarda gerçekleşen veya dikkatimize sunulan değişiklikleri bildirme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Comments